CAN DÜNDAR’IN TİYATRO SÜTUNU #38

CAN DÜNDARS THEATER KOLUMNE
Zeichnung: Serkan Altuniğne


Zeichnung: Serkan Altuniğne


ÇİFTE VATANDAŞLIK … POTSDAM ZİRVESİ … 43,90 EURO … MADAGASKAR’DA FUTBOL …

O sabah Belediye’de randevum vardı. Malum, Yeni Vatandaşlık Yasası, ilkbaharda yürürlüğe giriyor. Almanya'nın vatandaşlığa kabul koşullarının hafifletilmesini dört gözle bekleyen, 11 milyon insan var.
Yeni yasa ile çifte vatandaşlık hakkı getiriliyor. Vatandaş olabilmek için şart koşulan Almanya’da sekiz yıl ikamet etme koşulu beş yıla indiriliyor. Hatta üç yıldır Almanya’da olanlar bile bu haktan yararlanabilecek. Ancak onlar için, »ülkeye oldukça iyi uyum sağlamış« olma koşulu var.

Ben, yedi yıldır Almanya’dayım. »Oldukça iyi« uyum sağlayabildim mi acaba? Başvuruda gerekli olacak evrakları toparlamak için Belediye’ye giderken aklımda bu soru var. Alman tarihini ve edebiyatını iyi biliyorum, ama Almanca artikelleri hala karıştırıyorum. Gorki Tiyatrosu ve Die Zeit için yazı yazıyorum, ama hala currywurst sevmiyorum. Anayasadaki »eşitlik« maddesini biliyorum, ama bilmiyormuş gibi yapanlarla anlaşamıyorum.

İstenen evrakları geceden bir kez daha gözden geçirdim. Hepsi tamam. Memur soracak, ben dosyadan birer birer çıkarıp koyacağım masasının üzerine… Bekleme salonu farklı renklerden, dillerden, gurbetlerden insanlarla dolu; Suriyeliler savaştan, İranlılar baskıdan, Afganlılar şeriattan kaçıp gelmiş; bir »umut kapısı«nda sıra bekliyorlar sanki…

Randevum tam Alman saatine uygun vakitte: 11;36’da… Dakiklik, »uyum«un en önemli kriterlerinden biri… O yüzden 11;15’ten itibaren beklemeye başlıyorum. Ancak ilgili birim, benim kadar dakik değil; başvuru numaram, saat 11;50’de ekranda beliriyor; içeri girip önceden provasını yaptığım gibi evrakları gururla teker teker koyuyorum masanın üzerine… Hepsi tamam. »Uyum« dersinde »hepsi pekiyi« almış talebe gibiyim. Nihayet ödemeye geldi sıra… Fatura, »43,90 Euro«… 11;36’daki randevuda 43,90 fatura; Alman rakamlarının dansı… Bu da sorun değil. Kredi kartımı çıkarıyorum. Ama memur,

»Pos cihazımız çalışmıyor, nakit ödeyeceksiniz« diyor.

»Peki«.

Cüzdanımdan bir 50 Euro çıkarıp uzatıyorum.

Memur beğenmiyor:

»Olmaz, para tamı tamına ödenmeli«... 

45 Euro denkleştiriyorum bu kez... Aynı itirazlı bakış…

»Üstü kalsa« diye sormaya korkuyorum. Bütün uyum çabam, aradaki 1,10 Euro’luk farka kurban gidebilir.

Yanımda, bana yardımcı olmaya gelmiş bir dostum var; çoktan uyum sağlayıp vatandaşlık almış, ama onun cebindekiler de toparlamaya yetmiyor 43,90’ı… Önce avcumuzdaki bozukluklara, sonra birbirimize, en son da memura bakıyoruz çaresiz…

»Ne yapacağız şimdi?« 

Memur saati gösteriyor:

»Öğle tatili başladı. 14;00’te parayı toplayıp gelin…«  

1,10 Euro farkla iki saat kaybettik. »Uyumsuzluk« görüntüsü de cabası… 14;00’e kadar oyalanmak üzere Belediye’den çıkarken, »Acaba memur ten rengini mi beğenmedi, aksanlı Almancamı mı« diye soruyorum kendi kendime…

»Yok« diyor arkadaşım, »…parayı tam isterler. Almanya’da böyle…«

*** 

İki saat var. Bari büroya gidip çalışayım.

Bir taksi çeviriyorum. Şoför Türk, ama Alman vatandaşı… Bisiklet yollarından şikâyet ediyor. Yol kenarında gürültülü kornalar çalarak ilerleyen traktör konvoyunu gösteriyor sonra... Pahalılıktan yakınıyor. Son seçimde sosyal demokratlara oy vermiş; bir dahaki seçimde AfD’yi düşünüyor. Hayretle »Neden« diye soruyorum. »Her taraf yabancı doldu« diye yakınıyor, kendi »yabancı«lığını fark etmeden… Sistem böyle: Erken gelen, sonra gelene düşman oluyor. Tartışmak yerine, verdiğim paranın üstüyle 43,90’ı tamamlayıp tamamlayamayacağımı hesaplamaya çalışıyorum. Maalesef, hala eksik…

Correctiv’deyim; Almanya’nın en iyi araştırmacı gazetecilik merkezlerinden biri… O gün olağanüstü bir hareketlilik var. Çünkü Correctiv ekibi, AfD’nin üst düzey yöneticileri ile bir kısım zengin neo-Nazilerin Potsdam’daki gizli toplantısına sızmış, konuşmaları kaydetmiş, haberi yayına vermiş. Büro, televizyon ekipleriyle dolu… Habere göz atıyorum: Toplantının yapıldığı oteli tanır gibiyim; Nazilerin, Yahudilerin sistematik imhasını koordine ettiği Wannsee Konferansı'nı yaptığı evi görmeye gittiğimde önünden geçmiştim. Özellikle mi orayı seçtiler acaba?

Almanya’da göçmen geçmişine sahip 20 milyonu aşkın insan yaşıyor. Haberden öğreniyoruz ki, toplantıya katılanlar, »sığınmacıların, yerleşim hakkına sahip yabancıların ve ›asimile olmamış vatandaşlar‹ın sınır dışı edilmesini« tartışmış. Konuşmalara bakılırsa bu sonuncular, en büyük »sorun«muş. İnsanlar, »yanlış« ten rengine veya kökene sahipse ya da »yeterince asimile değilse«  Almanya'dan kovulmalıymış. Cümlenin devamı var: »Alman vatandaşı olsalar bile…«

Büroda bu cümleyi okuduğumda, tenimin rengine bakmadan, Alman vatandaşlığı için sorulacak belgelerden biri için gereken 43,90’ı tamamlamaya çalışıyordum:

»Sizde 40 Cent var mı?«

Sorduklarım, anlam veremeyen, hatta biraz da acıyan gözlerle bakıyor. Acaba boşuna mı uğraşıyorum? Ne köken koşulu tutuyor, ne de renk… Asimile olmak için de hem yaşım geç, hem fikriyatım engel... Bazı eyaletlerde vatandaşlık başvurusunda bulunanların, »İsrail'in devlet olarak var olma hakkını kabullendiğini beyan etmesi de gerekecek« diyorlar. Bir ülke vatandaşının, ikinci bir ülke vatandaşlığına başvururken, üçüncü bir ülkeyi tanıma mecburiyeti var yani… AfD’liler bunlara uymayanlara, »yüksek bir adaptasyon baskısı uygulanmasını« öneriyormuş. Olmazsa? Kuzey Afrika’da iki milyona yakın insanın yaşayabileceği bir »model ülke« kurulabilirmiş. Bu yeni »zorunlu sürgün ülkesi«nde, eğitim ve spor fırsatı da olacakmış. 

»Master plan« yaparken sporumuza kadar tüm detayları düşünenler, gözlerimi yaşartıyor; AfD’ye oy verecek taksi şoförüyle Madagaskar’da futbol oynadığımızı hayal ediyorum. Bir yandan da vatandaşlık için bozuk para aramaya devam ediyorum.

***

Sonunda para denkleşti. Belediye binasına doğru giderken telefonumun küçük ekranında, İtalya’daki kara gömlekli faşistlerin gösterisini izliyorum. Devasa traktörler hala yol kenarında homurtuyla geçit yapıyor.  

Saat tam 14;00’te avcumdaki 43,90 Euro’yu belediye görevlisinin önüne gururla bırakıyorum. Vatandaşlığa hazırım artık… Acaba Almanya da hazır mı?